Şam’dan ‘Osmanlı’ göndermeli Türkiye mesajı: “Gelecekte de kilit rolde olacak”

“`html

Suriye Dışişleri Bakanlığı, ABD Siyasi İşleri Genel Müdürü Kuteybe İdlibi’nin Suriye’ye uluslararası yaptırımların hafifletilmesi konusundaki çabalarını değerlendirdi. İdlibi, “Türk hükümeti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, yoğun bir şekilde Suriye’ye uygulanan yaptırımların kaldırılması için önemli adımlar attı. Ankara’nın Washington ile sürdürdüğü müzakereler sonucunda ABD, Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırılması noktasında baskı altına alındı. Bu Türkiye’nin desteği, sadece Suriye’nin ekonomik yeniden yapılanmasına katkı sağlamayacak, aynı zamanda Suriye’nin ulusal birliğini güçlendirecek ve Türkiye ile Suriye arasındaki bağları tazeleyecektir. Türkiye tarihsel olarak olduğu gibi, gelecekte de belirleyici bir rol oynamaya devam edecektir.” dedi.

‘OSMANLI’ VURGUSU

İdlibi, “Ben bir Kürt olarak, ailem yüzlerce yıl önce Osmanlı İmparatorluğu’nun güney sınırlarını korumak amacıyla Halep’in güneyine yerleşti. Bu ortak tarih göz ardı edilemez. Aksine, bu tarih Türkiye ile ilişkilerimizi güçlü bir şekilde ileri taşıyacak bir temeli oluşturur,” ifadelerini kullandı.

İdlibi, Suriye’nin kuzeydoğusunun entegrasyonu, Şam yönetiminin ABD ve Türkiye ile ilişkileri ve İsrail’in bölgedeki etkisi hakkında Anadolu Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu.

ABD’nin, Suriye’deki SDG isimli terör örgütü PKK/YPG’ye yaklaşımını analiz eden İdlibi, “ABD, DEAŞ’a karşı mücadele konusunda köklü bir değişiklik yapma noktasındadır,” dedi.

İdlibi, ABD Savunma Bakanlığı’nın PKK/YPG işgali altındaki bölgelerde örgüt için bütçe talep etmesini “teknik bir öneri” olarak değerlendirirken, “ABD, önümüzdeki dönemde DEAŞ ile mücadelede Suriye hükümetinin ana ortağı olacağını açıkça ifade etti. (10 Mart’taki Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ve Mazlum Abdi Şahin arasındaki) anlaşma uygulandıktan sonra, her türlü işbirliği ve destek yalnızca Suriye hükümeti aracılığıyla sağlanacaktır. Bu durum, ABD yönetiminin bütçe taleplerine de yansıyacaktır,” dedi.

Paris’te ABD ve Fransız yetkililerin katılımıyla PKK/YPG ile Şam yönetimi arasında yapılan görüşmelere değinen İdlibi, 10 Mart Anlaşmasının uygulanmasına yönelik mekanizmalar üzerinde çalıştıklarını ve yıl sonuna kadar nihai sonuca ulaşma açısından sürelerin daraldığını belirtti.

“ÇÖZÜM YENİ YÖNETSEL YAPILAR KURMAKTA DEĞİL”

İdlibi, sahadaki duruma dair gerçekçi bir yaklaşım benimsediklerini belirterek, “SDG’nin Kürt topluluklarla olan ilişkilerini anlıyoruz. Ancak SDG, kuzeydoğudaki Suriye toplumlarının tamamını temsil etmiyor. Bu gerçeği kabul ederek, yerel halkı memnun eden ve Suriye devletinin yeni yapısına uygun bir çözüme geçmemiz gerekiyor,” diye konuştu.

İdlibi, Suriye’deki geçmiş sorunların bugünkü siyasi yollarla çözümünün mümkün olduğunu vurgulayarak, “Çözüm yalnızca yeni hukuki veya yönetimsel yapıları oluşturmakla değil. Aksi takdirde Suriye ve bölgeye yeni sorunlar ekleyebiliriz,” dedi.

İdlibi, Suriye’deki Kürt toplumu için, geçmişte kazanılmış vatandaşlıkların geri verilmesi veya eğitim programlarına zenginleştirici içerikler eklenmesi gibi adımların mümkün olduğunu ifade etti. “Her bölge, hangi derslerin ekleneceğine karar verebilir. Kürt toplulukları Kürtçeyi, Türkmen toplulukları ise Türkçeyi eğitimlerinde kullanabilir,” dedi.

SURİYE’DEKİ KÜRT DENEYİMİ YENİ DEĞİL

İdlibi, hiçbir kesimin kendi yaşam tarzını diğerlerine dayatmaması gerektiğini ifade ederek, “Kuzeydoğu Suriye’de SDG’nin kontrolündeki bölgelerde bunu sıkça gözlemledik. Bu nedenle, Kürt toplumunun çıkarlarını göz önünde bulundurarak hareket etmeliyiz. Bugün Suriye hükümetinin sunduğu öneriler, doğrudan bu toplumun menfaatine yöneliktir. Ben bir Kürt olarak, Suriye’deki Kürt tecrübesinin yeni bir mesele olmadığını belirtmek isterim. Yüz binlerce Kürt, yüzyılların ötesinde bu topraklarda yaşamaktadır. Suriye tarihinde üç Kürt kökenli Cumhurbaşkanı bulunmaktadır. Bu, Kürtlerin Suriye toplumunda kabul gördüğünün ve etkili olduğunun önemli bir göstergesidir. Hem kimliğimizi koruyalım, hem de Suriye kimliğine tam anlamıyla entegre olalım,” şeklinde konuştu.

DEYRİZOR ÜRKEK ADIM OLACAK

İdlibi, entegrasyon görüşmelerinin ilk uygulamasının Deyrizor’da başlatılabileceğini söyledi.

Deyrizor’daki yerel yapıyla Suriye devleti kurumlarının entegrasyonuna dair örnek bir model oluşturmayı hedeflediklerini belirten İdlibi, “Eğer bu modeli düzgün şekilde oluşturabilirsek, kuzeydoğu Suriye’deki diğer bölgeler için de örnek teşkil edebilir,” dedi.

İdlibi, 10 Mart Anlaşması çerçevesinde daha önce Tişrin Barajı’nın yeniden işlevselleştirilmesi, örgütün Şeyh Maksud Mahallesi’nden çekilmesi ve bazı yerel güvenlik unsurlarının bırakılması konularında anlaşma sağlandığını ancak bunların hayata geçirilmediğini hatırlattı.

SDG ismini kullanan örgüt içinde “birlik mevcut değil” diyen İdlibi, “Görünüşe göre liderlik içinde farklı görüşlere sahipler. Bazıları anlaşmanın uygulanmasını ciddi bir şekilde talep ederken, kimileri ise uygulamayı geciktirmek için bahaneler arıyor,” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.

“DEVLET İÇİNDE DEVLET KABUL EDİLEMEZ”

İdlibi, PKK/YPG’nin Suriye ordusuna bir blok olarak katılma talepleriyle ilgili olarak “10 Mart Anlaşması bu konuda net. Entegrasyon, gerçekten devlet kurumlarına tam katılım anlamına gelir. Suriye’de ordu içinde ordu ya da devlet içinde devlet gibi yapılar asla kabul edilemez,” yanıtını verdi.

İdlibi, Suriye’de Lübnan Hizbullahı benzeri modellerin istenmediğini ve bu tür yapıların başarılı olmasının mümkün olmadığını belirtti. “Bu nedenle müzakerelerin temeli çok açıktır. Biz ülkesine hizmet etmek ve korumak isteyen herkes için devletin kurumlarına açığız. İster sivil ister askeri olsun. Bu ilkelere bağlıyız. Geri adım atılmasına izin veremeyiz. Suriye’nin ilerlemesi bu sağlam temellere dayalı olarak inşa edilmelidir,” dedi.

İdlibi, entegrasyona yönelik takvimlere dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı ve “Görünüşe göre bazı kişiler, zamanla siyasi ortamın değişeceğini, üzerlerindeki baskının azaldığını düşünerek bu süreci belirsizlikte bırakmayı arzu ediyor. Ancak aklıselimle hareket edenler bu fırsatı kaçırırsa, hem Suriye hem de Kürt toplumu tarihi bir fırsatı kaybetmiş olacaktır,” ifadelerini kullandı.

İdlibi, entegrasyon meselesinin yalnızca dış faktörlerle açıklanamayacağını belirtti. “ABD, Fransa ve Türkiye’nin tutumları bir yana, kuzeydoğu Suriye’deki yerel toplumlar, ister Arap ister Kürt olsun, mevcut durumun devam etmesini istemiyorlar. Bu durum, SDG üzerinde uygulama yönünde ciddi bir baskı oluşturacaktır,” dedi.

“DIŞ POLİTİKADA ARTIK ŞANTAJ VE İSTİKRARSIZLIK YARATMA YAKLAŞIMINDAN VAZGEÇİLDİ”

İdlibi, ABD ve Birleşmiş Milletler’in geçmişten kalan Suriye’ye yönelik yaptırımlarının tamamen kaldırılmasının önemli olduğunu ifade etti.

Şam yönetiminin yalnızca ABD ile değil, tüm taraflarla işbirliğine açık olduğunu vurgulayan İdlibi, “Öncelikli hedefimiz, herkesle olumlu ilişkiler geliştirmektir. Dış sorunlarımızı tamamen çözmek kolay değil, ancak Suriye hükümeti olarak buna inancımız tam ve bu yönde çalışmaya devam edeceğiz,” dedi.

İdlibi, “Dış politikada artık şantaj ve istikrarsızlık yaratma yaklaşımından vazgeçtik. Bu yöntemle mali destek elde etmeye çalışmak yerine, ortak çıkarlarla dayalı işbirlikleri arıyoruz,” şeklinde konuştu.

İdlibi, Suriye halkının 14 yıl boyunca Esed rejimi, İran ve Rusya’ya karşı verdiği savaşın acısını yeterince çektiğini ifade ederek, “Hiçbir tarafla yeni bir çatışmaya sürüklenmek istemiyoruz. Bu nedenle hem iç hem de dış meseleleri siyasi yollarla çözüme kavuşturmaya çalışıyoruz. Amacımız, Suriye’nin istikrarını sağlamak, bağımsızlığını korumak ve bölgenin genel istikrarını korumaktır,” diye ekledi.

ABD DENGEYİ İYİ ANLIYOR

İdlibi, “Şam yönetiminin Abraham Anlaşmalarına katılması için herhangi bir baskı var mı?” sorusuna “Şam’a bu konuda herhangi bir baskı yok,” yanıtını verdi.

İdlibi, Suriye’nin Orta Doğu’nun genel istikrarı için bir “güvenlik vanası” işlevi gördüğünü belirterek, “Suriye hükümetiyle işbirliği, bu anlayışa dayalı olarak gerçekleştiriliyor. Suriye’nin istikrarını sağlamak, bölgenin istikrarını garanti etmenin en etkili yoludur. Bugün Suriye, İran ve ona bağlı milislerin bölgedeki yayılmacılığını engelleyen bir baraj görevi görmektedir. Aynı zamanda, bölgede istikrarsızlaştırma girişimlerini de durdurmaktadır,” dedi.

Suriye’nin en acil ihtiyacının topraklarına yönelik saldırıların sona erdirilmesi olduğunu vurgulayan İdlibi, “İsrail’in 8 Aralık 2024’ten itibaren Suriye’deki mevzilerinden çekilmesi, bölgesel istikrar açısından asgari bir zemin oluşturacaktır,” dedi.

İdlibi, Washington yönetiminin İsrail’in Suriye’deki müdahaleleriyle ilgili ciddi bir endişe taşıdığını ileri sürerek, “Suriye’deki istikrarsızlık, yalnızca DEAŞ’ın yeniden ortaya çıkmasına değil, aynı zamanda İran’a bağlı silahlı grupların Suriye’ye dönüşüne de zemin sağlar,” dedi.

İdlibi, “ABD bu dengeyi çok iyi anlıyor. Bu nedenle, İsrail dahil tüm taraflara durumu değiştirmeleri için baskı yapıyor,” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE GEÇMİŞTE OLDUĞU GİBİ GELECEKTE DE KİLİT ROL OYNAYACAK

İdlibi, Türkiye’nin Suriye’deki yeni yönetimin uluslararası kabulü ve yaptırımların kaldırılması konusundaki çabalarına da değinerek şu ifadeleri kullandı:

“Türk hükümeti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, Suriye’ye yönelik uluslararası yaptırımların hafifletilmesi için önemli çaba gösteriyor. Ankara’nın Washington ile yürüttüğü uzun müzakereler sonucunda, ABD, Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırılması için baskı altına alındı. Bu siyasi destek, Suriye’nin ekonomik kalkınmasına, ulusal birliğine ve Türkiye ile olan ilişkilerinin güçlenmesine katkıda bulunacaktır. Türkiye, geçmişte olduğu gibi gelecekte de kilit bir rol oynamaya devam edecektir. Suriye’nin coğrafyasından kaçmak mümkün değildir ve yetkililer, bölgesel ortaklıklara özel önem vermektedir.”

İdlibi, Suriye’nin stratejik konumunun ve benimsediği yeni operasyonel işbirliği yaklaşımının yalnızca ülke içinde değil, tüm bölgede refah ve istikrarı destekleyeceğini sözlerine ekleyerek, “Türkiye ile Suriye arasındaki ilişki yalnızca sınır komşuluğuna dayanmıyor; bu ilişki yüzyıllara dayanan tarihi bir geçmişe sahiptir,” dedi.

İdlibi, tarihsel bağların ikili ilişkilerde güçlü bir temel oluşturduğuna dikkat çekerek, “Ben şahsen Suriyeli bir Kürdüm. Ailem, Osmanlı İmparatorluğu döneminde güney sınırlarını korumak için Halep’in güneyine yerleşmiştir. Bu tarih göz ardı edilemez. Aksine, bu tarih, Türkiye ile ilişkileri daha etkin bir şekilde ilerletmek için sağlam bir alt yapı sağlar,” diyerek sözlerini tamamladı.

“`

Related Posts

Malatya’nın ‘Şoför Nebahat’i artık otobüs direksiyonunda: 13 yıldır iş başında

Malatya’da, Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) servis taşımacılığı yapan 45 yaşındaki Naime Tekbaş geçimini şoförlük yaparak sağlıyor. Yaklaşık 13 yıldır değişik sektörlerde servis şoförlüğü yapan Naime Tekbaş işini severek yaptığını belirterek, her …

CHP, Aksaray mitingine hazırlanıyor: Haksızlığa isyanı, hukuksuzluğa karşı güçlü itirazı o meydanda göstereceğiz!

CHP, Aksaray mitingine hazırlanıyor: Haksızlığa isyanı, hukuksuzluğa karşı güçlü itirazı o meydanda göstereceğiz!

Tutuklu Ahmet Özer’in avukatından MHP’li Feti Yıldız’a ziyaret

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, tutuklu CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in avukatı Hasan Sınar’ı ağırladı.

Nevşehirli Genç Kick Boksçular Hedeflerini Büyütüyor

Yeni kurulan takım, Türkiye Şampiyonası’nda madalya kazandı ve milli forma ile uluslararası hedeflere odaklandı.

nlü komedyen İstanbul’da hırsızlık suçuyla gözaltına alındı

İngiltere’nin tanınan stand-up komedyenlerinden Cerys Nelmes, İstanbul’daki bir Zara mağazasından ödeme yapmadan ayrıldığı için gözaltına alındı. Nelmes, hatasını fark ederek geri döndüğünü ve ürünleri teslim ettiğini belirtti. Ancak, hakkında üç yıla kadar hapis cezası istemi olduğu bildirildi. Nelmes, yaşadığı bu durumun duyulmasını isteyerek kamuoyuna destek çağrısında bulundu.

Çalınan 100 bin liralık telefonunun sinyal verdiği yeri öğrenince deliye döndü

Bağcılar’da bir şahıs, çalınan telefonunun sinyalinin bir telefoncu dükkanından geldiğini öğrenince sinirden deliye döndü.